Çevremizde baktığımız zaman canlı ve cansız milyonlarca varlık görürüz. Dağlar, denizler, bitkiler, hayvanlar, insanlar, Güneş, Ay ve yıldızlar gözle görebildiğimiz varlıklardandır. Bazı şeyleri ise gözümüz dışındaki duyu organlarımızla algılarız. Örneğin bir çiçeğin kokusunun nasıl olduğunu koklayarak, yemeğin tuzunun bulunup bulunmadığını tadarak, bir cismin sert ya da yumuşak olduğunu dokunarak anlarız.
Evrende, duyu organlarımızla algıladıklarımızın yanı sıra algılayamadığımız varlıklar da bulunur. Melekler, cinler bu tür varlıklardandır. Bizler gözümüzle göremesek de meleklerin ve cinlerin varlığına inanırız. Çünkü kutsal kitabımızda Kur’an’da Yüce Allah(c.c)*, meleklerden ve cinlerden bahsetmiştir. Örneğin bir ayette meleklerle ilgili şöyle buyrulur: “Melekleri de Rab’lerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış halde görürsün…” Cinler ilgili olarak bir ayette, “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyrulur. Bu ayetten de anlaşılıyor ki Yüce Allah (c.c) insanları olduğu gibi cinleri de kendisine inanıp ibadet etmekle sorumlu kılmıştır.
Toplumda bazı insanlar, cinlerin geleceği bildiği ve gaipten haber verildiği gibi yanlış inançlara sahiptirler. Oysa bir ayette, ” De ki: Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler ancak Allah bilir…” buyrulur. Bizler bunun bilincinde olalım. Cinlerle ilgili batıl inançlardan uzak duralım. Cinlerle iletişim kurduğunu ve onlardan gelecekle ilgili haberler aldığını iddia eden falcı, medyum gibi insanların sözlerine kanmayalım.