Tek başına bir anlam taşıma yan, başka sözcükler ile birlikte kullanıldığında çeşitli anlamlar kazanan ve başka sözcüklerle birleşerek isim, Sıfat, zarf öbekleri oluşturan sözcüklerdir.
Tek başına kullanilabilenler
yalnız denli üzere
ancak gibi kadar
sadece ile bir
sade değil için
tek mi sanki
Çıkma hal eki ile kalıplaşmış olanlar
-den dolayi – den sonra – den başka
-den ötürü – den önce – den beri
-den gayrı – den evvel
Yönelme hal eki ile kalıplaşmış olanlar
-e dair – e dek – e karşın
-e doğru – e göre – e rağmen
-e değin – e kadar
Edatların özellikleri
**İsimlerle birleşerek sıfat ya da zarf grubu oluşturur.
Dağ gibi bir adamdı abim.
Dağ: isim gibi : edat Dağ gibi: sıfat görevindedir.
Akşamdan beri sizi bekliyorum.
Akşamdan: isim beri: edat Akşamdan beri: zarf görevinde kullanılmıştir.
** Edatlar, isim soylu sözcük olduğu için tek başına ya da başka sözcükler ile öbekleşerek nesne, tümleç, yüklem, görevi ile kullanılabilir.
*Bu kadarını senden beklemezdim gerçekten.
Bu kadarını: belirtili nesne görevinde
Gözleri bir okyanus gibiydi.
bir okyanus gibiydi: yüklem görevinde
**isim tamlamasında tamlama unsurundan biri olabilir.
Onun kadarını inan biz de görmedik.
Onun kadarını: b.li isim tamlaması görevinde
**Edatlar isim çekim eklerinden birini aldıklarında ad gibi kullanılır.
O kadarını herkes biliyor.
Bunun gibisini bulamamazsınız.
Sık kullanılan Edatlar ve kattıkları anlamlar
gibi
Dağ gibi adamdi bizi buraya getiren. (benzerlik)
Çantasını topladığı gibi dışarı çıktı. (tezlik)
Bugün hava güneşli olacak gibi (tahmin)
İçin
Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (neden)
Biraz dolaşmak için parka gitti. (amaç)
Onun için herkes birseyler diyor. (hakkında)
Onun için ne kadar istiyorsunuz. (karşılık)
O benim için bambaşka bir insandı. (görelik)
Bu yemekleri çocuklar için yaptım. (aitlik, özgülük)
Ailesi için her zorluğa katlandı. (uğruna)
İle
Köye dolmuşla (dolmuş ile) geldik (araç)
Konsere arkadaşımla gittim. (birliktelik)
Sınav heyecanıyla kalemimi unuttum. (neden)
Bahçede arkadaşlarıyla oynuyor. (birliktelik)
Öğretmen telaşla içeri girdi. (durum)
Arabanın bozulmasıyla trafik sıkıştı. (neden)
( e kadar)
Hatay cennet kadar güzel bir şehir. (benzerlik)
Onun kadar çalışsaydın kazanırdin. (karşılaştırma)
Bin kadar asker cepheye gidiyordu. (yaklaşıklık)
Ödevlerini yarına kadar halletmelisin. (zaman, süre)
Panter kadar hızlı biri. (derece, ölçü)
-e göre
Bilim adamlarına göre dünya kirleniyor. (kanaat, görüş)
Kafama göre bir iş bulabildim sonunda. (uygunluk)
Ona göre heo ben hatalıyım. (kanaat, görüş)
Bu elbisen öncekine göre daha gösterişli. (karşılaştırma)
-e karşı
Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön) sabaha karşı çok şiddetli yağmur yağdı. (zaman)
-e doğru
Şehre doğru yürüyorum saatlerdir. (yön)
Akşama doğru varacağımızı umuyorum. (zaman)
-mek üzere
Anlaştığımız üzere yarın işi başlatırız. (şekilde)
Daha önce belirtildiği üzere yola çıkıldı. (şekilde, tarzda)
Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
Hemen eve dönelim, akşam olmak üzere. (yaklaşıklık)
Yarın getirmek üzere kitabımı alabilirsin.(koşul)
Uçağımız kalkmak üzere. (zaman)
-den dolayı
Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor. (neden)
-den beri
Dün akşamdan beri onu görmedim. (zaman)
-den başka
Benden başka herkes gitmişti partiye. (dışında, hariç)
mi
Kardeşin İstanbul’dan döndü mü? (soru)
Hızlı mı hızlı bir araba aldık. (pekiştirme)